6.03.2009

Meksika ve Sürrealizm

Edebiyatta gerçeküstücülüğün babası, şair André Breton’un yaşadığı bir olay.

1938 yılında Paris, Alman işgalindedir. André Breton, hem Almanlardan, hem de savaşan Avrupa’dan uzaklaşıp biraz soluk almak için “sürrealizm” konulu bir dizi konferans vermek bahanesiyle dört aylığına Meksika’ya gider.

Veracruz’da Diego Rivera’nın evine yerleşir.

Ev ferahtır, ancak André Breton’a tahsis edilen yazı masası yeterince büyük değildir. Breton, kendisine bir masa yaptırmaya karar verir. Yakınlardaki bir marangoz atölyesine giderek, İspanyolcası yeterli olmadığından, marangoza derdini çizerek anlatır.

Breton şairdir, ressam değil. Dolayısıyla oracıkta bir kâğıdın üstüne çarpık çurpuk bir masa resmi çizer, boyutlarını da yazar, “Mümkün mü?” der.

Marangoz modeli şöyle bir gözüyle tartar, çenesini kaşır, “Mümkün” der sonunda. “Gelecek haftaya biter.”

Ertesi hafta teslim almaya gittiğinde, marangoz gururla masasını gösterir Breton’a.

Marangoz, şairin masanın enini boyunu belirtmek için çizdiği kargacık burgacık modelin tıpkısının aynısını yapmayı başarmış, biri topal, öteki dışa, beriki içe kaymış bacakları, ne düz, ne de boyutları eşit tablasıyla masayı gerçekleştirmek için çok uğraştığı bellidir!

André Breton, hayatının neşesini yaşadığı manzarayı, o günden öteye, “Meksikalılara sürrealizmi anlatmaya gerek yok, onlar zaten sürrealist!” diye açıklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder