23.03.2009

Yağmuru Kimse Durduramaz

Olasılıkla adını duymuş olduğumuz, yerini de belli belirsiz kestirebildiğimiz bir ülkedir: ANGOLA!

Güneybatı Afrika’da yaklaşık beşyüzyıl yıl Portekiz sömürgesi olmuş hem “zengin” hem de “yoksul” bir Güneybatı Afrika ülkesi. Petrol ve elmas kaynaklarıyla yoksulluğun adının bile olmaması gereken bir ülkeden söz ediyoruz. Yoksul nitelemesi şu an için bir gerçek olsa da yazgı olmamalı. Ama, dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Angola’da da varlığın gönence dönüşmesinde bir sorun var!

Bugünlerde Papa’yı konuk etmesi ile gündeme gelen Angola bağımsızlık savaşımına 1960’ta girişmiş. Bu savaşım 1975’te başarıya ulaşmış. Başka birçok sömürgede olduğu gibi Angola’da da “bağımsızlık” sorunların boyut değiştirmesine eşdeğer bir durumu simgelemiş. Bir yandan yetişmiş insan kaynaklarının bağımsızlık ile birlikte ülkeden hızla ayrılması ve diğer yandan da yenilmiş sömürgecinin savaşı bir başka şekilde sürdürme isteği kara yazgılı bu Afrika ülkesinin bir türlü dirlik ve düzene kavuşamamasının başlıca nedeni olmuş. Dış güçlere karşı verilen savaşın başarıya ulaşmasını izleyerek iç savaşla tanışmış Angola. Ülke yönetimine gelen ve bağımsızlıktan sonraki ilk başkan olan MPLA önderi Antonyo Agostino Neto, batı destekli ayrılıkçı UNITA önderi Savimbi’yi karşısında bulmuş bu kez.

Bir başka deyişle ülkeden ayrılan sömürgeci kendi yerine bu kez oranın yerlilerini bırakmış!

Papa’nın Angola’ya gelişine ilişkin haberlerin arasında çok da dikkate çekmeyen bir başkası Angola ile ilgili fikir verebilir: “Son üç ayda başkent Luanda’da 83 çocuk kuduz nedeniyle yaşamını yitirmiş!”

Angola’ya ilişkin bilgileri özetlemekte yarar var. Kişi başına düşen ulusal gelir 290 $ ve bu düzeyiyle dünya ülkeleri arasındaki yeri 166.lık! Yaşam beklentisi ortalama 45 yıl ve bu alanda dünyadaki yeri 176.lık! Okur-yazarlık oranı ise % 40 ve bu ölçüte göre yeri biraz daha dibe yaklaşmakta: 183.lük! Her 1000 bebekten 128’inin yitirildiği ülke bu bakımdan dünyada 189. Sırada. İnsani gelişmişlik göstergesinde ise 161. sırada.

Angola’da dünyaya merhaba diyen çocukların üçte biri 5 yaşını göremiyor!“Angola’ya bu ilgi neden?” sorusuna yanıt vermek isterim!Okuduğum bir kitap bu ilginin ana kaynağıdır!(*) “Yağmuru Kimse Durduramaz” (Ulus Dağı Yayınları, Karin Moorhouse, Wei Cheng)Kitaba adını veren dizeyi de içeren Neto’nun şiirini anımsamakta yarar var:

Burada hapiste
öfke göğsümde büyüyor
sabırla bekliyorum
toplanmalarını
tarihin yeliyle savrulan bulutların
yağmuru kimse durduramaz.

Kitabı dilimize Hüseyin CAN, Halil TUĞLU ve Mustafa YILDIRIM kazandırmış. Mustafa YILDIRIM aynı zamanda araştırmacı kimliğiyle yakından tanıdığımız bir yurtsever yazar!

Kitap, meslekdaşım da olan Çinli hekim Wei ve Avustralyalı eşi Karin’in Angola deneyimlerinin derlemesi olarak da nitelenebilir.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (STDÖ) üyesi olan Dr. Wei Hong Kong’taki işini bir yana bırakıp Angola’da kendisine gereksinim duyan insanlara yönelir. Eşi ile birlikte Angola’nın iç savaştan fazlaca etkilenen ve ülkenin taşrası olarak da adlandırılabilecek Kuito kentinde sekiz ay geçirir. İkibinli yılların hemen başına denk düşen bu zaman dilimi “uygar dünya”dan tam da bir kopuşu simgeliyor. Olanaksızlıkların, güçlüklerin ve çoğu zaman da umutsuzlukların öne çıktığı bir ortamda ateşli silah ve mayın yaralanmaları cerrah Wei’nin başlıca uğraş alanını oluşturur! Sayısız kol-bacak kesme işlemi üçüncü binyılın başında önde gelen tedavi yöntemidir onun için.

Şaşıranlar için eklemekte yarar var! Ateşli silah ve mayın yaralanması geçiren hastalarının Wei’ye erişmesi için haftalar geçtiği bile olmaktadır. Bu durumda kol-bacak keserek yaşam kurtarmak da başlı başına bir başarıdır. Bu arada ilginç bir sayıyı da paylaşmakta yarar var. Onbeş milyondan az insanın yaşadığı Angola topraklarında önemli çoğunluğu Batı üretimi on milyonu aşkın kara mayını yerleştirilmiş durumdadır!

Bunca güçlüğün arasında, Angola’nın bu yöresinde yiyeceğe erişmek ve dolayısı ile bırakın sağlıklı olmasını bir yana karnını doyurabilmek bile bir sorundur. İnsanlara yeterince olamasa da beslenme olanakları yaratabilmek de Dr. Wei ve eşi Karin’in ilgi alanı olmak durumunda kalmıştır bunca işin arasında!

Kitabın adını Angola’nın bağımsızlıktan sonraki ilk başkanı olan Agostino Neto’nun dizeleri vermiş: “Yağmuru Kimse Durduramaz” Kitabın çevirmenlerinden Mustafa YILDIRIM bu adın önüne “elbette” sözcüğünü eklemiş…Çin’li meslekdaşım Wei’yi dünyanın bu karayazgılı Afrika ülkesindeki olağanüstü çabalarını anlattığı kitabı yoluyla tanımış oldum. Ama, inanıyorum ki; bu kitap yalnızca ben ve benim gibi hekimlerin değil insanım diyen herkesin ilgi alanında olacaktır.

Söyleyenler ve ardından soranlar çıkacaktır! Bunca derdimizin arasında dünyanın bize bunca uzak köşesindeki sorunlar neden önceliğimiz olsun diye! Kıssadan hisse çıkartalım!Angola’da, Irak’ta, Küba’da ya da bugün olduğu gibi ülkemizde sömürgecinin etkinlikleri bitip tükenmek bilmeyen bir enerjiyle sürüyor! Ama, duruma ve koşullara göre sömürgecilik de farklı yöntemler ve aygıtlar kullanıyor. Irak’ta çekinmeksizin kullandığı top-tüfek Türkiye’de geçerli olmuyor. Ya da Angola’da olduğu gibi destek olduğu işbirlikçi öne çıkıyor.

Buna bağlı olarak diyorum ki; bu kitap bir yandan özverili kişilikleri anlatırken diğer yandan da sömürgecinin kahrolası yüzünü göstermesi bakımındanda öğretici ve belleticidir!

Edinmenizi ve okumanızı öneririm!
Ceyhun BALCI, 22.03.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder