Aşağıdaki çiftin yaşadıklarını ev satın alıp taşınmadan önce, biz de aynen yaşamıştık. Hatta eski apartmanımızdan soğuyup, ev satın alma fikri bu yaşadıklarımızla daha bir ön plana çıkmıştı.
Bir kedicik, soğuk bir kış günü, eski apartmanımızın zemin katının hemen altındaki kömürlük tarzındaki yere doğurmuştu. Doğum yaptığı yer, çok kötü durumdaki ve binbir eski püskünün atıldığı bir yerdi. Kedi yavruları gözlerini açıp, ayaklanmaya başlayınca apartmanın girişine çıkmaya başladılar.
Anneleri süt vermeyi azaltınca kedicikleri beslemeye başladık, apartmanı kirletmeden süt, sosis, su, vb. veriyorduk. Kediler biraz palazlanmaya başlayınca, giriş kattaki tombalak adamla, hemen karşı komşumuzdan şikayetler almaya başladık. Hava sıcaklığının eksilerde seyrettiği bir dönemdi. Kedileri bir süre daha gizlice beslemeye devam ettik.
Birgün plastik tabak içinde verdiğimiz mamayı, tombalak adamın çöpe attığını görünce Esra çılgına döndü, tombalak çareyi evine kaçmakta buldu. Kediciklerin kokusunun bile, o pisliğin içerisinde varolabilcek fareleri uzak tuttuğunu görmezden geldiler ve kapıcımıza kedicikleri tahliye ettirdiler. Neyse ki kapıcımız vicdan sahibi bir adamdı da tahliyeleri 1-2 ay gecikti ve havalar biraz düzeldi.
Bu arada, kediciklerin tahliyesinin üzerinden çok geçmeden ne tesadüftür ki, kırılan bir kanalizasyon borusundan apartmana dalan kocaman bir fare apartmanda uzun bir süre zevki sefa sürdü. Hatta bir sabah merdivende ayakkabımı bağlarken fareyle burun buruna gelince çığlığı basmıştım.
Kedi yavrularına farklı farklı isimler vermiştik. Çizgili sarı, Kömürcü, Boynu Acıyan. Çizgili sarı en yabanileriydi. Bizi gördüğü zaman sırnaşmaz, gözlerini faltaşı gibi açar, bir kötülük beklerdi bizlerden. Herhalde komşuların şiddetine en çok o maruz kalıyordu. Kömürcü ismini, annesinin peşine takılıp, üç beş gün sonra geri geldiğinde simsiyah olan beyaz tüylerinden almıştı. Boynu Acıyan ise, doğuştan gelen bir kas soru nedeniyle boynu düz durmayan kahverengi kediciğin adıydı.
Kedicikler tahliye edildikten sonra birer birer koptular apartmandan, en son boynu acıyan kalmıştı. Boynu Acıyan'ı apartmanın karşısındaki otoparkta, çamların altında besliyor, kimi soğuk gecelerse onu eve alıyorduk. Taşındığımız günü hiç unutmuyorum. Gideceğimizi anlamış gibiydi, kah eşyalarımızı taşıyan nakliyat firmasının kamyonun altında, kah işçilerin peşinde miyavlıyarak geziyordu. O kadar içim acıdı ki onu orada bırakıp gitmek zorunda olduğum için. Taşındığımız semte yolum düştüğünde, onu görebilmek için çoğu zaman eski mahallemize uğruyor, ama maalesef ona rastlayamıyordum.
Bir kedicik, soğuk bir kış günü, eski apartmanımızın zemin katının hemen altındaki kömürlük tarzındaki yere doğurmuştu. Doğum yaptığı yer, çok kötü durumdaki ve binbir eski püskünün atıldığı bir yerdi. Kedi yavruları gözlerini açıp, ayaklanmaya başlayınca apartmanın girişine çıkmaya başladılar.
Anneleri süt vermeyi azaltınca kedicikleri beslemeye başladık, apartmanı kirletmeden süt, sosis, su, vb. veriyorduk. Kediler biraz palazlanmaya başlayınca, giriş kattaki tombalak adamla, hemen karşı komşumuzdan şikayetler almaya başladık. Hava sıcaklığının eksilerde seyrettiği bir dönemdi. Kedileri bir süre daha gizlice beslemeye devam ettik.
Birgün plastik tabak içinde verdiğimiz mamayı, tombalak adamın çöpe attığını görünce Esra çılgına döndü, tombalak çareyi evine kaçmakta buldu. Kediciklerin kokusunun bile, o pisliğin içerisinde varolabilcek fareleri uzak tuttuğunu görmezden geldiler ve kapıcımıza kedicikleri tahliye ettirdiler. Neyse ki kapıcımız vicdan sahibi bir adamdı da tahliyeleri 1-2 ay gecikti ve havalar biraz düzeldi.
Bu arada, kediciklerin tahliyesinin üzerinden çok geçmeden ne tesadüftür ki, kırılan bir kanalizasyon borusundan apartmana dalan kocaman bir fare apartmanda uzun bir süre zevki sefa sürdü. Hatta bir sabah merdivende ayakkabımı bağlarken fareyle burun buruna gelince çığlığı basmıştım.
Kedi yavrularına farklı farklı isimler vermiştik. Çizgili sarı, Kömürcü, Boynu Acıyan. Çizgili sarı en yabanileriydi. Bizi gördüğü zaman sırnaşmaz, gözlerini faltaşı gibi açar, bir kötülük beklerdi bizlerden. Herhalde komşuların şiddetine en çok o maruz kalıyordu. Kömürcü ismini, annesinin peşine takılıp, üç beş gün sonra geri geldiğinde simsiyah olan beyaz tüylerinden almıştı. Boynu Acıyan ise, doğuştan gelen bir kas soru nedeniyle boynu düz durmayan kahverengi kediciğin adıydı.
Kedicikler tahliye edildikten sonra birer birer koptular apartmandan, en son boynu acıyan kalmıştı. Boynu Acıyan'ı apartmanın karşısındaki otoparkta, çamların altında besliyor, kimi soğuk gecelerse onu eve alıyorduk. Taşındığımız günü hiç unutmuyorum. Gideceğimizi anlamış gibiydi, kah eşyalarımızı taşıyan nakliyat firmasının kamyonun altında, kah işçilerin peşinde miyavlıyarak geziyordu. O kadar içim acıdı ki onu orada bırakıp gitmek zorunda olduğum için. Taşındığımız semte yolum düştüğünde, onu görebilmek için çoğu zaman eski mahallemize uğruyor, ama maalesef ona rastlayamıyordum.
Boynu Acıyan seni çok özledik...
Caner
"İzmir'de şaşkınlık yaratan mahkeme kararı...
İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi, bir apartman ve çevresindeki kedilerin icra yoluyla tahliyesi karar verdi.
Çiftin yaşadığı apartmanın diğer sakinleri, evde ve apartman çevresinde kedi beslenmesine karşı çıktı. Çiftin ifadesine göre, apartman sakinlerinin tepkisi daha da ileri bir noktaya gitti; kapıları kırıldı ve komşuları kendilerini dövmeye kalktı. Apartmandaki kedi kavgası mahkemeye sonunda taşındı. Anıl çifti, 20 yıldır oturdukları apartmanın yönetimi tarafından, evlerinde ve sokakta kedi besledikleri gerekçesiyle mahkemeye verildi. Dava, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görüldü; 5 duruşmada karar çıktı. Mahkeme Anıl çiftini evde kedi beslemekten men etti. Kararda, 15 gün içinde evde bulunan 2 kedi ve apartman çevresindeki kedilerin uzaklaştırılması istendi. Karar, Anıl çifti tarafından uygulanmazsa, kediler icra yoluyla tahliye edilecek, masraflarını da hayvansever çift ödeyecek. Anıl çifti karara tepkili: "Sokak kedilerini bahçenin ucunda, binadan uzakta, çevreyi kirletmeden, yediklerini toplayarak besliyorduk. Üzerimize yürüdüler, burada besleyemezsiniz, dediler. Biz de çareyi kedileri balkona taşımakta bulduk. Hayvanları küçükken sepete binmeye alıştırdık. Sabah ve akşam saatlerinde balkonun altına geliyorlar, biz de onları sepetle yukarı alarak besliyoruz, sonra da aşağı gönderiyoruz. Bunlar sokak kedisi, benimle ilgisi yok. Ben Allah'tan korktuğum için besliyorum. Hepsinin yavruları var, yemek yemeleri lazım. Birkaç su kabı koyuyorum, onları atıyorlar, ben tekrar koyuyorum.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder