4.07.2010

Bu dünyada erkeğe verilmiş en büyük ceza, iki kadınla yaşamak!

O, Türkiye’nin Yılmaz Hoca’sı
Sevmemeye imkan yok.
Bütün duygularıyla ortada bir adam.
Filtresi de yok, neyse o.
Aklındaki dilinde.
Komik, eğlenceli, işinde iyi, iyi kalpli ve son keşfettiğimiz özelliği de iyi oyuncu.
Lipton Ice Tea reklamıyla, Kristal Elma ödülü bile kazandı. Reklam, Medina Turgul DDB tarafından hazırlandı.
Reklamda, “Hararetle isteyiniz” teması işlendi. E hararet denince, akla kim gelir?
Elbette Yılmaz Hoca.

Ayşe Arman'ın Yılmaz Hoca'yla yaptığı röportajdan hararetli bölümler:

İyi de “Keşke tokat atmasaydım” dediğiniz olmadı mı hiç?
- Bak şimdi dinle: Bir zaman Sodorov diye Bulgar bir futbolcum var. Bizim takım zor durumda, küme düşmek istemiyorum... Ertesi gün Noel, bu yabancılar Noel’de ailelerine gitmek isterler, bu da istiyor. Biz orada geberiyoruz stresten bunun maç filan umurunda değil. Maçın hakemi geldi bana dedi ki, “Hocam bak, bu Sodorov oyundan atılmak istiyor ama atmayacağım çünkü kasıtlı yapıyor.” Ve gerçekten bizimki, bir ara, kapalı tribünün olduğu yerde rakibinin hayalarına bir tekme attı. Olacak iş değil. Hakem de n’apsın? Eli mahkum oyundan attı, tribün coştu, bana “Öldür” diye bağırıyor...

Şimdi bu adam dövülmez de kim dövülür mü diyorsunuz!
- Eveeet. Beni de milleti de delirtti, patlattım tabii. Ama bunlar normal şeyler, abartılması gerekmiyor, sonra da barıştık.

Daum’un İstiklal Marşı’nı okuması neden size samimiyetsiz geldi. Gerçekten mi kızdınız, çakmak için mi yaptınız?
- Benim o zaman Daum için söylediğim her şeyi, sonradan Fener yöneticileri de söylediler. Ben, “Bu adam, yalakanın teki. İstiklal Marşı’nı yalandan okuyor” dedim. Haklı değil miymişim? Daum, “8 milyon Euro vermezseniz gitmem” dedi. Nerede kaldı bu adamın Aziz Yıldırım sevgisi? Demek ki Allah’ı paraymış. Türk insanın da hassasiyetini bildiği için, marş çalarken uyduruktan ağzını oynatıyormuş. Biz duygusal milletiz, bir yabancı bize Türkçe, “İyi akşamlar” dese gözlerimiz buğulanır.

Aziz Yıldırım’ın size, “Ben oldukça Fenerbahçe’nin kapısından içeri giremez...” dediği doğru mu?
- İhsan Kalkavan, Mübariz Mansimov, Güvenç Kurtar ve ben bir yerde yemekteydik, Aziz Bey geldi. İhsan Kalkavan, “Yılmaz’ı niye almıyorsun” dedi. “Sokmam onu kapıdan!” dedi. “Aramızda namus davası mı var? Ne yapmışım?” dedim. “Rize’deki maçı hatırlamıyor musun, orada Saffet bize gol attı, sen takla attın!” dedi. Güya 50 metre koşup takla atmışım. “Yok öyle bir şey, olsa bile ne var bunda?” dedim, “Böyle abartılı sevinilir mi?” dedi.

Daha ağırbaşlı antrenör mü istiyorlar?
- Onları yenmeyen antrenör istiyorlar!

RIDVAN TEKNİK ERMAN MAGAZİNSEL AHMET TAHRİKÇİ

Eski futbolcu mu daha iyi yorumcu oluyor eski antrenör mü?

- Bu yorumculuk, tamamıyla yapı meselesi. Mesela siz azıcık bilirsiniz ama çok biliyormuş gibi gösterirsiniz. Diğeri çok bilir ama kendini ifade edemez, bilgisini satamaz...

Rıdvan iyi bir yorumcu mu?
- Çooook. Net ve basit anlatıyor. Ben çok beğeniyorum. Bir de tatlıdır kerata.

Erman Toroğlu’nun yorumculuğunu beğeniyor musunuz?
- O daha çok işin magazinsel boyutunda, teknikle alakası yok.

Ahmet Çakar...
- O da farklı. Karşısındaki tahrik edici üslubu var. Rıdvan teknik analiz yapar, Erman işin oyunundadır, halk diliyle anlatır, tribün literatürü bilir, Ahmet de karşındakini delirtir. Üçünün de işlevi farklıdır.

Sizi en çok hangisi yakalıyor?
- Rıdvan. Ben de teknik adam olduğum için belki. Ama üçü de çok yakın arkadaşım. Ailecek görüşürüz. Dikkat edin, dördüncüsü yok. Yetişmiyor. Zaten bizim memlekette adam yetişmiyor.

İNTERNET İCAT OLDU FUTBOLDA MERTLİK BOZULDU

Ne bu ya, sabahlara kadar facebook ve twitter! “Getirmeyin laptoplarınızı” diyorum “Yasak!” Adam yatağa oturmuş, kambur çıkmış, sabaha kadar chatleşiyor. Olacak iş mi, ertesi gün 90 dakika maç oynayacak, 40 bin kişi ondan medet umacak, neymiş, kadının tekine twitter’da “Ben de seni seviyorum” yazıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder